International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://jshsr.org/index.php/pub
<p>International Journal of Social & Humanities Sciences Research (JSHSR) Dergisi, 2014 yılında yayın hayatına başlamış uluslararası, hakemli e-dergidir; akademik yazı ve düşünce ile meşgul olan herkesin söz söyleyebileceği bir sosyal bilim platformudur. Sosyal bilimlerin tüm yönleriyle ilgili özgün araştırmaları kapsamaktadır. Sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında özgün araştırma sonuçları, bilimsel incelemeler ve kısa iletişim notları yayınlanmak üzere değerlendirilir. Pratik ve teori dengesi uygun olan el yazmaları tercih edilir. Bir derleme makalesinin, kapsamlı bir kaynak listesiyle desteklenen, belirli bir bilimsel konu hakkında derinlemesine bilgi ve tatmin edici bir değerlendirme vermesi beklenir. Daha önce başka bir dergide yayımlanmış yazılar kabul edilmez. Derginin yayın dili Türkçe veya İngilizcedir.</p>tr-TRInternational Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)2459-1149Orta Çağ Avrupa ve Anadolu Kentlerinin Ticari Açıdan Değerlendirilmesi: Sevilla, Paris, Konya, Kayseri
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2760
<p>Devletler birliğinin olmadığı bir süreç olan Orta Çağ’da yaşanan olaylardan en çok etkilenen coğrafyalar Roma İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü topraklar olarak Avrupa ve Anadolu olmuştur.</p> <p>Erken dönemlerde savaşlar, göçler, salgınlar ya da bunlara bağlı tehditler sonucunda toplumsal travmalar yaşanmış, kentsel yaşam olumsuz etkilenmiş ve kentler boşaltılmıştır. Özellikle Avrupa bu dönemlerde kuzeyden gelen istila ve göç hareketleri ile mücadele ederken, Anadolu’ya hâkim olan Bizans da doğu ve güneyden gelen tehditler ile mücadele etmektedir. Bu istikrarsız dönemde kent nüfusları azalmış ve kentsel yaşam siyasi, askeri, ekonomik, kültürel ve sosyolojik bir gerileme yaşamıştır. Ancak Geç Orta Çağ’da istila ve göç hareketlerinin sona ermesi tüm dinamikleri ile birlikte kentsel yaşamın gelişmesine yol açmıştır.</p> <p>Orta Çağ boyunca Avrupa ve Anadolu kentlerinin ticari faaliyetlerinin ve gelişiminin değerlendirilmesini amaçlayan çalışmada Avrupa’dan ve Anadolu’dan ikişer kent seçilmiştir. Orta Çağ Batı Avrupa kentlerinden nehir yoluyla denize bağlantısı bulunan Sevilla ve Paris kentleri, Anadolu’dan iç kesimlerde yer alan ve antik kara ticaret yolları üzerinde bulunan Konya ve Kayseri kentleri örnek olarak alınmıştır. Orta Çağ Avrupa ve Anadolu kentlerini çeşitli açılardan ayrı ayrı ele alan çalışmalar yapılmış olmakla birlikte çalışmamızda ele aldığımız biçimde Avrupa ve Anadolu kentlerini bir arada karşılaştırmalı değerlendiren bir çalışma bulunmamaktadır. Çalışma sonucunda, coğrafya ve kültür açısından birbirinden çok farklı olan Avrupa ve Anadolu kentlerinde temel benzerlikler belirlenmiştir.</p>Lütfiye Göktaş KayaŞenol AçıkgözSaliha ŞeditHümeyra Akyüz
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111121885190810.5281/zenodo.14020364Yapay Zeka Destekli Müzik Eğitimi: Yeni Bir Öğrenme Deneyimi
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2759
<p>Teknolojik ilerleme ve küreselleşmeyle birlikte, toplumun işleyiş biçimleri değişmiş, modern teknolojilerden biri olarak öne çıkan ‘Yapay Zeka’yı (AI) kullanmak çok önemli hale gelmiştir. Yapay zeka, son yarım yüzyılda insan inovasyonu ve mühendislik gelişimiyle birlikte en hızla gelişen ana teknolojilerden biri olmuştur. Bilgi teknolojisinin hızlı gelişimi sonucunda ortaya çıkan yapay zeka, disiplinlerarası birçok konuyu içermesinin yanında müzik eğitimine de yeni unsurlar katmış, yapay zeka tekniklerine dayalı müzik eğitimi ve öğretimi (MET-AI) giderek daha kapsamlı hale gelmiştir. Müzik eğitiminde yapay zekanın rolüne odaklanan bu araştırmanın amacı, yapay zekanın müzik eğitimindeki önemini ve potansiyelini incelemektir. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi modelinin kullanıldığı araştırmada yapay zekanın müzik eğitimindeki kullanım alanları incelenmekte, yapay zekanın müzik eğitiminde uygulanımı sistematik olarak özetlenmekte, eğitmenlerin rolü ve işbirliği, öğrencilerin başarı düzeyi gibi konular ele alınarak müzik eğitiminde yapay zekanın geleceği tartışılmaktadır. Bu araştırma sonucunda, yapılan araştırmanın bulguları özetlenerek müzik eğitimi alanında yapay zeka kullanımının farklı yönleri ortaya konmuş, müzik eğitimi sürecini geliştirmek ve öğrenme deneyimini zenginleştirmek için yeni yaklaşımlar önerilmiştir.</p>Bahar GüdekFulya Açıksöz
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111121909192210.5281/zenodo.14020368Sivas – Yıldızeli Pamukpınar Köy Enstitüsü Yerleşkesi
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2757
<p>1938 yılında Hasan Ali Yücel'in Maarif Vekilliğine atanması, Cumhuriyet dönemi eğitim tarihinde önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Bunun en temel sebeplerinden biri Atatürk döneminde temelleri atılan ve İnönü döneminde gerçekleştirilme imkanı bulan Köy Enstitüleridir. Türkiye’de ülkenin her yerine ulaşan bir eğitim ağını meydana getiren 21 adet Köy Enstitüsü yerleşkesi bulunmaktadır. Sivas'ta Yıldızeli ilçesi kırsalında inşa edilerek 1943 yılında eğitime başlayan Pamukpınar Köy Enstitüsü, dönemin "canlandırma" politikası çerçevesinde ülke genelinde uygulanan Köy Enstitülerinden biridir. İnşa edildiği dönemde Sivas, Erzincan ve Tunceli üçgeninde bir etkileme alanı bulunan Pamukpınar Köy Enstitüsü, bu bölgelerde dönemin “eğitimde kalkındırma” misyonunu üstlenmiştir. Pamukpınar Köy Enstitüsü, öğrenci ve eğitmenlerin de dahil olduğu inşa sürecini, yerel malzeme ve yapım tekniği kullanılarak kolay, çabuk ve mali açıdan daha mütevazi seçimler ile tamamlamış bir eğitim kompleksidir. Araştırmanın amacı, Sivas-Pamukpınar Köy Enstitüsü’ne ait binaların mimari özelliklerinin tespit edilerek dönemin “eğitim mimarisi” içerisindeki yerini ortaya koymaktır. Araştırmada nitel yöntem kullanılmış olup, literatür taraması yapılmıştır. Araştırma verileri, konuyu içeren ulusal ve uluslararası makaleler, kitaplar, internet kaynakları, görsel kaynaklar ve konu ile ilgili eserlerin incelenmesiyle elde edilmiştir.</p>Esra Gündoğan BaldıkSultan Murat Topçu
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111121923193810.5281/zenodo.14020372Geleneksel ve Modern Keman Tekniklerinin İncelenmesi
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2753
<p>Müziğin yüzyıllar içindeki gelişimi boyunca keman eserlerinde de dönemden döneme, ekolden ekole, besteciden besteciye değişimler görülmüştür. Bu değişimin bir parçasını da keman çalım teknikleri oluşturur. Keman teknikleri, solo keman eserlerinin ilk büyük örneklerinin verildiği barok dönemden 20. yüzyıl müziğine kadar ciddi bir gelişim hattı göstermiş, fakat modern dönemde bütün kalıplarından sıyrılarak daha önce eşi görülmemiş bir çeşitlilik kazanmıştır. Kaynak ve literatür taraması yöntemiyle oluşturulan bu çalışmada hem geleneksel keman teknikleri hem geleneksel tekniklerin çağdaş müzikteki yeni yorumları hem de çağdaş müziğe özgü ileri keman teknikleri tarihsel bir kavrayış içinde incelenmiştir. Çalışmada seçili keman teknikleri incelenip yorumlanırken seçili eserlerden nota örnekleri çağdaş müzikle sınırlandırılmış, tekniklere dair besteciler ve icracılara kılavuz olması hedeflenen öneriler sunulmuştur.</p>Ezgi Yürümez
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111121939195510.5281/zenodo.14020375Ezgi Çekirdekleri Yaklaşımı Üzerinden Kemani Tatyos Efendiye Bir Bakış
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2766
<div> <p>Kemani Tatyos Efendi Türk Sanat Müziği’nin en önemli ve seçkin bestekârlarından ve icracılardan birisidir. Besteciliğiyle öne çıkan Kemani Tatyos Efendi, Klasik Türk Müziği makamlarının geleneksel özelliklerini çağının gerektirdiği şekilde kullanmış ve eserlerini bu anlayışla bestelemiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda ortaya koyulan yedi peşrevinden biri olan ‘Rast Peşrevi’ çalışmada “ezgi çekirdeği” yaklaşımıyla ele alınmıştır. Makale, ezgi çekirdeği kavramını detaylandırarak, eserin melodik yapısını oluşturan perdelerin işlevsel rollerini incelemektedir. İlk olarak Tatyos Efendi’nin hayatı ve müzik kariyeri kısaca ele alınmış ve Osmanlı-Türk müziğine katkıları üzerinde durulmuştur. Devamında makam yapılarını özgün kılan, ezgisel kodlanışını ortaya koyan ve makamı temsil eden ezgi çekirdeği yaklaşımı detaylandırılmış ve bu Rast Peşrevi bu yaklaşım kullanılarak analiz edilmiştir. Bu çerçevede, Tatyos Efendi’nin Rast Peşrevi’ndeki perdeler ve bu perdelerin makamın karakterini nasıl yansıttığı ayrıntılı bir şekilde incelenmiş, eserin müzikal yapısı derinlemesine değerlendirilmiştir. Sonuç olarak Kemani Tatyos Efendi’nin Rast Peşrev’i ezgi çekirdeği yöntemiyle analiz edilmiştir ve sonuçlar raporlanmıştır.</p> </div>Mesude Elif Güngör Sarıkaya
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111121956197010.5281/zenodo.14020381Orta Çağ’da Sultan Melikşah'ın Dünyaya Sunduğu Kültür ve Sanat Devrimi
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2768
<p>Bu çalışma, Sultan Melikşah döneminde bilim, kültür ve sanat alanlarında yaşanan önemli gelişmeleri ele almaktadır. 1072-1092 arasında hüküm süren Sultan Melikşah, Büyük Selçuklu Devleti’ne en parlak dönemini yaşatmıştır. Melikşah, eğitime ve bilime verdiği önemle Nizamiye Medreseleri’nin kurulmasını sağlamış ve bu medreseler aracılığıyla İslam dünyasında eğitim ve bilimsel araştırmaların yayılmasına öncülük etmiştir. Sultan Melikşah döneminde Ömer Hayyam’ın liderliğinde geliştirilen Celâli Takvimi, astronomi alanında dönemin en ileri çalışması olarak öne çıkmıştır. Melikşah dönemi aynı zamanda Fars edebiyatının büyük gelişme gösterdiği bir dönem olmuştur. Sultan, şairlere ve yazarlara gösterdiği destekle edebi üretimin artmasına katkıda bulunmuştur. Mimari alanda ise İsfahan başta olmak üzere birçok şehirde cami, medrese ve kervansaray gibi eserler inşa edilmiştir. Bu yapıların Selçuklu sanatını ve kültürel zenginliğini yansıtan unsurlar içerdiği görülmektedir. Sultan Melikşah’ın sanata, bilime ve eğitime verdiği destek, sadece dönemi değil, sonrasında da İslam dünyasında derin izler bırakmıştır. Bu çalışma, Melikşah döneminde gerçekleştirilen bu önemli kültürel ve bilimsel faaliyetleri incelemektedir.</p>Yusuf Yılmaz
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111121971197810.5281/zenodo.14020383Mütareke Dönemi İstanbul’unun Türk Şiirine Yansıması
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2765
<p>İstanbul’un yaşadığı en karanlık dönemlerden biri Mütareke Dönemi’dir. 1918 yılında Mondros Mütarekesi ile başlayıp, 1923 Mudanya Antlaşması ile biten yaklaşık beş yıllık bu dönem boyunca İstanbul işgal altında kalmıştır. İstanbul’un işgal yıllarında özellikle Beyoğlu, işgalcilerin istedikleri gibi yaşadıkları bir semt olmuştur. Beyoğlu’nun her tarafına yabancı bayraklar asılmış, bu semt görünüş olarak bir Türk semti olmaktan uzaklaştırılmak istenmiştir. İstanbul’un işgal yılları halkın manevi dünyasında da büyük yıkıma sebep olmuştur. Halk, bir taraftan savaşın getirdiği yoksullukla bir yaşam kavgası verirken diğer taraftan da işgalin karamsar havası ile mücadele eder. İşgal kuvvetleri, işgal süresince halka kötü muamelede bulunur, onların hayatını zorlaştırmak için uğraşır. İstanbul halkı işgalin verdiği psikolojik yıkımı her yönüyle hisseder. Mütareke Dönemi, Türk şiirine konu olmuş, işgalin yarattığı karamsar ruh hali şiirlerde de işlenmiştir. Bu çalışmada, Mütareke Dönemi’nde İstanbul’u konu alan şiirlere İstanbul’un işgalinin nasıl yansıdığı ele alınmaktadır.</p>Sevgül Türkmenoğlu
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111121979198510.5281/zenodo.14020391Örgütsel Depresyonun Bir Yordayıcısı: Örgütsel Bağlılık
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2771
<p>Bu araştırma öğretmenlerin bağlılıklarının örgütsel depresyon üzerindeki yordayıcılığını ve örgütsel depresyon ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişki incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama metodu ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma 580 öğretmenden oluşan bir çalışma grubu ile yürütülmüştür. Çalışma grubunun oluşturulmasında tabakalama yöntemi tercih edilmiştir. Araştırma kapsamında öğretmenlerin örgütsel bağlılık ve örgütsel depresyon düzeyleri cinsiyet, mesleki kıdem değişkenlerine göre incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar öğretmenlerin örgütsel depresyon düzeyi ile örgütsel bağlılıkları arasında negatif yönlü bir ilişkinin var olduğunu göstermektedir. Ayrıca öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyleri örgütsel depresyonun anlamlı bir yordayıcısıdır. Elde edilen verilere bakıldığında öğretmenlerin cinsiyet değişkenine göre örgütsel depresyon düzeyleri ve örgütsel bağlılık düzeyleri anlamlı bir biçimde farklılaşmaktadır. Bununla birlikte öğretmenlerin kariyer değişkenine göre örgütsel bağlılığın ve branş değişkenine göre örgütsel depresyon düzeylerinin farklılaştığı da araştırmada elde edilen diğer bulgulardır.</p>Ömer TikenliYavuz EmektarAhmet Naim ÇelikDuygu ÇelikZeynep Şahin
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111121986199710.5281/zenodo.14020397Kore Dizilerinin Toplumsal Kimlik Üzerindeki Etkisi: Özbekistan Örneği
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2774
<p>Tarih boyunca dünya haritası defalarca tasarlanarak, yeniden biçimlendirilmiştir. Yüzyıllar önce tarih sahnesinde yer alan büyük imparatorluklar yok olmuş ve yerlerine yeni devletler kurulmuştur. Bu imparatorluklardan biri olan Sovyetler Birliği de 1990’larda dağılmasıyla, tarihte önceden yer alan ama Sovyetler Birliği’nin yönetimi altında kalan bazı devletlerde yeniden dünya arenasında çıkmıştır. Büyük değişimlerin ardından bağımsızlığına kavuşan ulus-devletler kendi özlerine ve kültürel değerlerine sarılarak, kültürel kimliklerini yeniden oluşturmak için çalışmalara başlamışlardır. Bu ülkeler arasında yer alan Özbekistan da kültürel kimlik çalışmalarını yaparken siyasal, ekonomik ve kültürel bağlamda özgün bir yol seçmiştir. Özbekistan uluslararası siyasi ve ekonomik yapısını ilerletirken, aynı zamanda ulusal değerleri açısından önemli olan hem tarihi hem de milli kültürel varlığını yeniden tasarlayan çalışmalarını da gündemine almıştır.</p> <p>Özbekistan toplumun milli kültürel kimliğini yeniden canlandırırken kitle iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullanmaktadır. Kitle iletişim araçlarının önemli öğelerinden biri de televizyon dizileridir. Özbekistan, başta kendi milli televizyon dizileri olmak üzere, kendi kültür yapısına benzerlik taşıyan diğer ülkenin televizyon dizilerinden de verimli bir şekilde yararlanmaktadır. Bunlardan biriside Kore dizileridir. Bağımsızlık sonrası Özbek televizyonlarında yer alan Kore dizilerinin izlenim oranlarının artması ve toplum tarafından sevilerek izlenmesinin ardından toplum kimliğinde değişimlerin gerçekleştiği gözlemlenmiştir.</p> <p>Çalışma bu varsayım üzerine başlatılmış olup, amacı Kore dizilerinin Özbek toplumsal kimliğinin üzerindeki etkisini analiz etmektir. Çalışmada 2003 senesinde vizyona giren ‘Saraydaki Mücevher’ Kore dizisi Gerbner’in kültürel göstergeler kuramı bağlamında içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir.</p> <p><strong>Anahtar Kelimeler:</strong> Kore dizisi, Toplumsal kimlik, Özbekistan, Kültürel Göstergeler</p>Gulina Yusupova
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111121998200910.5281/zenodo.14020403Market Promosyonlarının İslam Hukuku Açısından İncelenmesi
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2712
<p>Reklam, günümüzde kullanımı yaygın olan radyo ve televizyonlar sayesinde tüketiciyi etki altına alan bir iletişim aracı olmuştur. Üretici ile tüketici arasındaki iletişimi sağlayan bu araç, üreticilerin satışlarını ve dolaylı olarak kazançlarını arttırmalarına büyük oranda katkı sağlamaktadır. Öyle ki küçük ölçekli iş yerleri bile artık ürünlerinin ve kendilerinin reklamını yaparak kazançlarını arttırma yoluna gitmektedirler. Günümüzde, özellikle büyük alışveriş merkezlerinin yaygın olarak kullandığı reklam türü, promosyondur. Promosyonu genel ve özel olmak üzere ikiye ayırmak inceleme konusundan daha yararlı olacaktır. Özel promosyonlar, bazı fabrika ve iş yerlerinin tanıtım amaçlı ajanda, kalem, takvim vb. ürünleri tüketiciye ücretsiz dağıtmasıyla gerçekleşen promosyonlardır. Genel promosyonlar ise, özellikle AVM ve büyük marketlerin müşterilerine yaptıkları belirli alışveriş karşılığında hediye kazanabilmeleri için verdikleri çekiliş hakkıdır. Örneğin, 150 tl ve üzeri alışveriş yapanlara bir çekiliş hakkı tanınır. Çekiliş sonucunda satıcı firma(AVM ya da büyük marketler) çekilişi kazanan müşterisine önceden belirlediği hediyeyi (araba, televizyon vb. ürünler) verir.</p>Saliha Özdemir
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122010201410.5281/zenodo.14020407Liselerde Çalışan Öğretmenlerin Mesleki Kaygı Düzeyleri (Denizli İli Merkezefendi İlçe Örneği)
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2778
<p>Bu çalışmada, ortaöğretim kurumlarında görev yapan eğitimcilerin mesleki açıdan ortaya çıkan kaygı düzeylerini ve bu kaygı düzeylerinin bir takım değişkenlerle aralarındaki ilişki araştırılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada betimsel “tarama modeli” uygulanmıştır. Çalışmanın evrenini 2023–2024 eğitim-öğretim yılı Denizli Büyükşehire bağlı merkez ilçesinden olan Merkezefendi ilçesine bağlı liselerde çalışan öğretmenler oluşturmaktadır. “Rastgele örneklendirme” modeliyle seçilen 247 öğretmene ulaşılarak veriler toplanmıştır. Bu çalışmada kullanılan veri toplama aracı; “Kişisel Bilgiler” ve “Öğretmenlik Mesleği Kaygı Ölçeği” olmak üzere iki bölümden meydana gelmektedir. Ölçeğin Cronbach Alpha değeri 0,97 olarak bulunmuştur. Bu çalışmada eğitim çalışanlarının mesleki kaygı düzeyleri ve alt boyutları; “Ben merkezli kaygılar alt boyutu”, “Görev merkezli kaygılar alt boyutu”, “Öğrenci merkezli kaygılar alt boyutu” ve ölçeğin geneli için algılarının “Kaygılanmıyorum” düzeyinde olduğu tesbit edilmiştir. Öğretmenlerin mesleki kaygı düzeyinin ve alt boyutlarının cinsiyete, üniversiteye girişte tercih sırasına, mezun oldukları lise türüne, üniversiteden mezun oldukları bölüme, kariyer planları ve ailelerinde öğretmen olma durumu değişkenlerine göre herhangi bir anlamlı düzeyde farklılık göstermediği görülmüştür. Fakat öğretmenlerin mesleki olarak bilgi düzeyine, öğretmenliğe olan güvenlerine ve öğretmenlik mesleğini isteyerek seçip seçmemelerine göre anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Farklılıkların ölçeğin geneli ve tüm alt boyutlarda öğretmenlerin mesleki bilgi düzeyleri “yeterlidir” diyenlerin mesleki kaygılarının “orta düzeyde yeterlidir” diyenlerden daha az olduğu, öğretmenlikte kendine güvenmede “kendime orta düzeyde güveniyorum” diyenlerin mesleki kaygılarının “kendime güveniyorum” diyenlere göre çok yüksek olduğu ve öğretmenlik mesleğini “isteyerek seçen”lerin mesleki kaygılarının “isteyerek seçmeyen”lere göre daha az olduğu görülmüştür.</p> <p> </p>Osman KılıçaslanGökmen MengütayRamazan BalhanZahide KaraoğluMehmet Fatih Akman
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122015203410.5281/zenodo.14020409Mimarlıkta Fraktal Geometrinin Kullanım Potansiyelleri
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2754
<p>Tarihten günümüze kadar, mimarlık ve geometri ilişkisinde sayılar, oranlar ve biçimsel etkileşimlerle ilgili araştırmalar yoğun olarak yapılmış gerek klasik mimaride gerekse modern mimaride, inşa edilecek yapıların oranları için arayışlar devam etmiştir. 1970'lerde matematikçi Benoit Mandelbrot, doğal sistemlerin genellikle birden fazla gözlem ölçeğinde karakteristik geometrik veya görsel karmaşıklığa sahip olduğunu iddia ederek, Euclid ile başlayan geometrik araştırmaları, 20. yüzyılın sonlarına doğru düzensiz yapılar ile ilgili olarak geliştirilmiştir. Doğayı modellemenin zorluğu, kullanılan ve en doğru kabul edilen geometrinin (Euclid) bu konuda yetersiz oluşu bunda en büyük etkendir. Bu noktada Fraktal geometri düzensiz, geometrik yapılı formlarda, karmaşık matematiksel düzlemde, dinamik sistemlere dair çözüm olanakları sunmaktadır.</p> <p>Bu çalışma kapsamında fraktal geometri özelinde mimarlık alanında geçmişten günümüze fraktal geometrinin mimaride kullanımı ile ilgili kronolojik bir çerçevenin çizilmesi ve fraktal geometrinin gelişen teknolojiler paralelinde kullanım alanlarının ve geleceğe dair sunduğu potansiyellerin araştırılmasına odaklanılmıştır. Birçok çalışma, fraktal oluşumların mimari ürünler üzerinde net bir yansıması olduğunu göstermektedir. Bu çerçevede fraktal geometrinin; Organik ve Biyomorfik Yapı Tasarımı, Karmaşık ve Dinamik Yapı Tasarımı, Etkileşimli ve Duyarlı Tasarımlar, Sürdürülebilir ve Enerji Etkin Yapı Tasarımı, Estetik ve Deneyimsel Tasarım konu başlıkları özelinde yoğun olarak çalışıldığı görülmektedir. Sonuç olarak teknoloji ve fraktal geometri anlayışımız ilerlemeye devam ettikçe mimari ve kentsel tasarımda yenilikçi ve etkileyici uygulamaların artacağı düşünülmektedir.</p>Derya Demircan
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122035204510.5281/zenodo.13960067Türk Arabesk Müziğine Yönelik Sözel Ve Müziksel Çok Boyutlu İçerik Çözümlemesi (Orhan Gencebay Örneği)
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2770
<p>Bu çalışma, Türk arabesk müziğinin en önemli temsilcilerinden biri olan Orhan Gencebay’ın eserlerine çok boyutlu bir içerik çözümlemesi yaparak bu müziğin toplum üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda Orhan Gencebay’ın 25 albüm başlık parçası incelemeye alınmıştır. Orhan Gencebay, 20. yüzyılın ikinci yarısında Türk müziğinde derin izler bırakarak hem müzikal hem de sosyal anlamda geniş bir kitleye hitap etmiştir. Gencebay’ın şarkıları, özellikle aşk, hüzün, ayrılık ve toplumsal sorunlar gibi temalar etrafında şekillenmiştir. Şarkılarında bu temaları işleyerek Türkiye’de göç eden köylü kesimin şehirleşme sürecinde yaşadığı duygusal zorluklara, kimlik arayışlarına ve kültürel adaptasyon sorunlarına dikkat çeken Gencebay, müziğini toplumun yaşadığı sorunlara ayna tutan bir platform olarak kullanmıştır. Bu yönüyle, Gencebay yalnızca bir müzisyen olarak kalmayıp, aynı zamanda halkın duygusal ihtiyaçlarını ve sosyal değişimlerini ifade eden bir figür haline gelmiştir. Bu çalışma, Türk arabesk müziği repertuarında yer alan şarkılarda işlenen tematik unsurların derinliğini inceleyerek, bu unsurların toplumdaki yansımasını ele almayı amaçlamaktadır.</p> <p>Araştırmada, Orhan Gencebay’ın eserlerindeki söz ve müzik arasındaki bağlantıların analizine de odaklanılmaktadır. Gencebay, şarkılarında sıklıkla Kürdi, Nihavent ve Hicaz makamlarını kullanarak, eserlerine duygusal bir derinlik katmıştır. Bu makamlar, şarkıların içeriğini daha etkili bir şekilde yansıtarak dinleyicilere güçlü bir duygusal deneyim sunmaktadır. Gencebay’ın şarkılarında ayrıca çalgısal düzenlemeler ve ritmik yapıların kullanımı da incelenmiş, bu unsurların sözlerin anlamıyla uyum içinde olduğu ve dinleyiciyi derinlemesine etkilediği görülmüştür. Çalışma, Gencebay’ın şarkılarında toplumsal sorunları, duygusal travmaları ve bireysel kimlik arayışlarını etkileyici bir dille yansıttığını ortaya koymaktadır. Gencebay’ın sanatı, bireylerin kimlik arayışlarına yönelik bir rehber ve toplumsal değişimlerin izlenebildiği bir araç olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, Gencebay’ın eserleri hem müzikal bir yenilik hem de sosyo-kültürel bir fenomen olarak ele alınmakta, onun müziği aracılığıyla toplumsal dinamiklerin etkilerini anlamak için değerli bir kaynak sunmaktadır. Gencebay’ın şarkıları, Türkiye’nin dönüşüm sürecine tanıklık eden bir arşiv niteliğinde olup, arabesk müziğin toplum üzerindeki etkilerini anlamada kilit bir role sahiptir.</p>Emrah UçarOsman Halil İmik
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122046205410.5281/zenodo.13960119İlkokul Öğretmenlerinin Yapay Zekâya İlişkin Tutumlarının Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi: Kastamonu Örneği
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2762
<p>Araştırmanın amacı Kastamonu’da görev yapan ilkokul öğretmenlerinin yapay zekâya ilişkin tutumlarının cinsiyet, meslekteki deneyim, mezun oldukları fakülte türü değişkenlerine göre incelemektir. Betimsel tarama modeline göre yapılan araştırmada gönüllülük esas alınmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Kastamonu’da 2024-2025 eğitimi öğretim yılında devlet okullarında görev yapan 126 ilkokul öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada Kaya vd. (2022) tarafından Türkçe’ye uyarlanmış ve gerekli izinleri alınan yapay zekâya yönelik genel tutum ölçeği (Supplementary Material – Turkish Version of the General Attitudes to Artificial Intelligence Scale) kullanılmıştır. Araştırmanın verileri çevrim içi toplanmıştır. Yapılan analizler neticesinde yapay zekâ tutumlarına ilişkin ilkokul öğretmenlerinin cinsiyete göre farklılaştığı, mesleki kıdem ve mezun olunan fakülte türene göre farklılaşmadığı bulunmuştur. Bu sonuçlar, ilkokul öğretmenlerinin yapay zekâya yönelik tutumlarının geliştirilmesi ve bu teknolojilerin eğitimde daha etkili kullanılabilmesi için önemli ipuçları sunmaktadır. Araştırmaya göre şu önerilere yer verilmiştir. Yapay zekâ teknolojilerinin eğitimde daha etkin kullanımı için öğretmenlere yönelik kapsamlı eğitim programları düzenlenebilir. Bu programlar, özellikle kadın öğretmenlerin ve düşük eğitim seviyesine sahip öğretmenlerin yapay zekâyı benimsemelerine yardımcı olabilir. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin yapay zekâ farkındalığını artırmak için daha fazla seminer ve atölye çalışması organize edebilir. Yapay zekâ tutumları üzerine daha geniş katılımlı araştırmalar, öğretmenlerin bu teknolojiyi kullanma düzeyini ve eğitimdeki etkilerini anlamamıza katkı sağlayabilir. Ayrıca, kadın öğretmenler için özel destek programları ve mentorluk uygulamaları geliştirilebilir.</p>İlyas AcetNiyazi ŞensizSerkan BilirÜnal CiğerciMikail ÇirişoğluSinan Yeşil
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122055206210.5281/zenodo.14028429Kararları Etkileyen Bilinçsiz Bir Ön Yargı: Sporda Hakem Değerlendirmelerinde Halo Etkisi
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2761
<p>Bu araştırma, görev aldıkları bireysel veya takım sporu müsabakalarında öznel değerlendirmelerde de bulunabilen hakemlerin bazı tanımlayıcı değişkenlere göre, sporcu performansları hakkında yaptıkları değerlendirmelerde, Halo etkisi altında olup olmadıklarını öğrenmek amacıyla yapılmıştır. Araştırma grubunu, çeşitli spor dallarında ve farklı klasmanlarda görev alan 2023 yılı için vizeli gelişigüzel (haphazard) örnekleme yöntemi ile seçilen 247 hakem oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, kişisel bilgi formu ve İpin (2023) tarafından geliştirilen “Sporda Hakem Değerlendirmelerinde Algılanan Halo Etkisi Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde, katılımcıların tanımlayıcı özelliklerinin belirlenmesi için sayı, frekans ve yüzde analizleri, ölçek puanlarının değerlendirilmesinde ise minimum-maksimum düzeyleri, ortalama ve standart sapma analizleri yapılmıştır. Ölçeğin hakemlerin tanımlayıcı özellikleriyle karşılaştırılması için ise Tek yönlü varyans analizi ile Bağımsız gruplar T-testi analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre; araştırmaya katılan hakemlerin Halo etkisine yönelik “Halo etkisi genel” ortalaması zayıf, “belirgin boyut etkisi” ortalaması zayıf, “yetersiz ayrım etkisi” ortalaması çok zayıf, “genel izlenim etkisi” ortalaması zayıf olarak bulunmuştur. Ayrıca hakemlerin cinsiyete göre “genel izlenim etkisi” puanlarının anlamlı farklılık gösterdiği, yaşa göre her boyut için aldıkları puanların anlamlı farklılık gösterdiği, öğrenim durumuna göre her boyut için aldıkları puanların anlamlı farklılık gösterdiği, hakemlik düzeyine göre “genel izlenim etkisi” puanlarının anlamlı farklılık gösterdiği, spor geçmişine göre “genel izlenim etkisi” puanlarının anlamlı farklılık gösterdiği, hakemlik branşına göre tüm boyutlar için aldıkları puanların anlamlı farklılık gösterdiği bulunmuştur. Araştırma sonuçlarına göre, genel olarak hakemlerin sporcularla ilgili değerlendirme yaparken Halo etkisinin altında olmadıkları söylenebilir. Ancak, sonuçlar arasında Halo etkisinin varlığına işaret eden bazı bulguların da yer alması nedeniyle konuyla ilgili daha detaylı araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.</p>Yusuf Çağrı İpinHakan Ünal
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122063207510.5281/zenodo.14028446Klasik Batı Müziğinde Doğaçlama ve Günümüzde Terk Edilmesinin Sebepleri
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2773
<p>Müzik sanatında doğaçlama, bir performans esnasında bir müzik parçasının tamamının ya da bir kısmının parçanın armonik gelişimlerine, melodik motiflerine uygun olarak ya da tamamen bağımsız olarak icracı tarafından anlık olarak yaratılmasıdır. Doğaçlama dünyadaki hemen her yerel müzik kültüründe, popüler müzikte, caz müziğinde ve Klasik Batı müziğinde yer almaktadır. Ancak Klasik Batı müziğinde doğaçlama geleneği Romantik dönem ve sonrasında zamanla terk edilmiştir. Bu makalede Klasik Batı müziğinde doğaçlamanın kökenleri, gelişim süreci ve terkedilme sebepleri ortaya konulacaktır. Araştırmada literatür taraması yöntemi kullanılmıştır.</p> <p>Araştırmada Barok ve Klasik dönemlerde doğaçlama pratiğinin müziğin önemli bir bileşeni olarak kabul edildiği, Romantik dönemde müzikal karmaşıklığın artması ve eserlerin daha belirgin şekilde yazılmasının ise doğaçlamanın önemini azalttığı sonucuna varılmıştır. Virtüöziteye dayalı eserlerin doğaçlama becerilerini geri plana attığı ve müzikal performansların öngörülebilirliğini arttırdığı ve bu durumun, doğaçlamanın eski önemini yitirmesine neden olduğu anlaşılmıştır. Bu durum müzik eğitimi veren okullarda doğaçlama ile ilgili derslerin de müfredatlara alınmama sonucunu da doğurmuştur. Müzisyenliğin profesyonelleşmesinin doğaçlama yeteneklerinin azalmasına neden olduğu, bestecilik ve icracılık sanatlarının birbirinden ayrılması sonucu teknik mükemmelliğin öne çıktığı söylenebilir. Konser salonları ve kayıt endüstrisinin baskısı ile müzisyenlerin kusursuz performanslara yönelmesi, ayrıca dinleyicilerin taleplerinin de doğaçlama pratiğini zayıflattığı, standart nota yazımı ve nota üzerindeki kesin talimatların titizlikle takip edilmesinin müzisyenleri belirli kalıplar içerisinde hareket etmeye zorladığı, tüm bunların sonucu olarak sıra dışı müzikal ifadelerin gelişiminin engellendiği ve doğaçlama geleneğinin kaybolduğu anlaşılmıştır.</p>Arman ArtaçH. Bülent Akdeniz
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122076208910.5281/zenodo.14028455Gençler Arasında İntihar Eğilimleri, Sebepleri ve Çözüm Yolları
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2769
<p>İnsanlar dünya geldikleri andan itibaren iyi bir yaşam sürmenin çavası içine girerler. Bunun için eğitimlerini, çalışacakları meslekleri, sosyal çevrelerini ve ailelerini seçme konusunda çok hassas davranırlar. Ancak kimi zaman insanlardaki bu beklentiler karşılanmayınca problemler yaşamaya, sıkıntı çekmeye ve bunun sonuncunda da depresyona girerek psikolojik olarak çöküntü yaşarlar. İşte tam da böyle dönemlerde insanların zihinlerinde bu sorun ve sıkıntılardan kurtulma çaresi olarak en basit yolu yani yaşamına son vermeyi düşünmeye başlarlar. Özellikle ergen ve gençlerde akademik başarısızlık, duygusal ve sosyal yoksunluk gibi olaylarda çıkış noktası bulunamayınca intihar eğilimlerinde artış gözlemlenir. Bu çalışmada ergen ve gençlerde intihar eğilimlerinin sebepleri, boyutları ve bununla başa çıkma yolları üzerine araştırma yapılmıştır. Ülkemizdeki ve diğer ülkelerdeki çalışmalar derlenmiş; intiharların cinsiyet, yaş, ırk, medeni durum, sosyal etkenler ve akademik başarı ile ilişkisi açıklanmaya çalışılmıştır. Gençlerde intihar vakalarının önüne geçmek adına alınması gereken önleyici tedbirler olarak toplumsal, kamusal, çevresel, ailevi ve bireysel tedbirlerle ilgili bilgilendirme yapılmış, iyi bir eğitim ve sağlam bir aile yapısının ergen ve gençlerde mutluluk için olmazsa olmaz etmen olduğu gözlemlenmiştir.</p>Masume ÇiftçioğluGül BudakErcan BudakRezzan Batur ŞenerMurat Şener
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122090210210.5281/zenodo.14030328Medyada Muhafazakâr Aile Temsili: Kızılcık Şerbeti Dizisi Örneği
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2689
<p>Medyanın gücü sadece iletişim alanında değil, tüm alanlarda kendini göstermektedir. Medyada yayınlanan dizi ve filmler insanları etkilemekte ve davranış biçimlerini değiştirebilmektedir. Dizi ve filmlerde ortaya çıkan anlatım biçimleri, insanların kendilerine örnek olabilecekleri düşünülerek hazırlanmalıdır. Medya iletişiminde televizyon ve içerikleri en önemli iletişim araçları arasında ilk sırada gösterilmektedir. Diziler, insanların alışkanlıkları ya da kültürel değerleri üzerine hazırlanmakta ve etkilerde bulunmaktadır. Dizilerdeki karakterler ile bütünleşen insanlar olduğu gibi bir toplumu yansıtan diziler de sunulmaktadır. Bu nedenle çalışmanın temel amacı, medyada sunulan dizilerin muhafazakâr izleyiciler üzerine etkilerinin incelenmesidir. Çalışmada Kızılcık Şerbeti dizisi üzerine nitel bir araştırma yapılmış, dizinin uhafazakar izleyiciler arasındaki etkileri incelenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda, Kızılcık Şerbeti adlı dizinin muhafazakâr aile yapısını bozumuna uğratacak şekilde kodlar içerdiği, dizide muhafazakâr aile ve bireylerine yönelik negatif bir temsilin söz konusu olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, dizide temsil edilen muhafazakâr bireylere yönelik alımlama çalışması yapılmıştır. İzleyicilerin dizide temsil edilen muhafazakâr bireyleri nasıl algıladıkları, dolayısıyla toplumsal algının muhafazakâr anlayış çerçevesinde nasıl yönlendirildiğine dair verilere ulaşılabileceği de çalışmanın sonuçlarından bir diğeri olarak ifade edilebilir. Çalışmanın diğer sonuçlarından biri de diznin ve karakterlerin muhafazakâr aile yapısını temsil ettiğidir. Ayrıca, dizideki muhafazakâr aile erkeklerinin toplumsal aile yapısına uygun olmayacak şekilde sadakartsiz olarak tasvir edildiği, bu durumunda hem muhafazakâr olarak hayatını devam ettiren insanlar hem de toplumsal yapı için uygun olmayan bir durum olduğu sonucuna ulaşılmıştır.</p>Selda Külekçi
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122103211310.5281/zenodo.12704598Aile İşletmelerinde Kurumsallaşmanın, Rekabetçilik Ve İşletme Performansı Üzerindeki Etkileri Perakende Sektöründe Bir Uygulama
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2779
<p style="font-weight: 400;">Kurumsallaşma, aile işletmeleri için sürdürülebilirlik ve etkin yönetimi sağlamak adına kritik bir süreç olarak öne çıkmakta; stratejik karar alma mekanizmalarının profesyonelleşmesine katkı sunarak işletmelere önemli rekabet avantajları sağlamaktadır. Bu rekabet avantajları, özellikle yoğun rekabetin yaşandığı perakende sektöründe, işletme performansını olumlu yönde etkilemektedir. Bu çalışma, Türkiye'de 15 ve üzeri şubesi olan 43 perakende firmasındaki aile üyeleri ve profesyonel yöneticilerden oluşan toplam 86 katılımcıdan elde edilen verilerle, kurumsallaşmanın işletme performansına etkisini rekabetçilik aracılığıyla incelemeyi amaçlamaktadır. Özellikle pandemi sonrası perakende sektörünün, piyasa koşulları ve müşteri beklentilerinin hızla değiştiği bir alan olması nedeniyle, bu sektörde faaliyet gösteren işletmelerin kurumsallaşma süreçlerinde başarılı olmaları kritik bir öneme sahiptir. Araştırmada elde edilen veriler, SmartPLS yazılımı kullanılarak yapısal eşitlik modellemesi ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular, kurumsallaşmanın hız, kalite, maliyet ve yenilik gibi rekabetçilik boyutlarında anlamlı ve olumlu etkiler yarattığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, hız ve kalite odaklı rekabetçiliğin, kurumsallaşma ile işletme performansı arasındaki ilişkide tam aracılık rolü üstlendiği belirlenmiştir. Bu bulgu, kurumsallaşmanın yalnızca iç süreçleri değil, aynı zamanda işletmenin pazardaki rekabetçi konumunu da güçlendirdiğini göstermektedir. Araştırmanın sonuçları, aile işletmelerinin kurumsal yapılarını geliştirerek rekabet avantajlarını artırmalarının önemine işaret etmekte ve literatürde sınırlı sayıda ele alınan kurumsallaşma, rekabetçilik ve performans ilişkisine katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda, geniş bayi ağına sahip aile işletmelerine stratejik karar süreçlerinde rehberlik edecek değerli içgörüler sunmaktadır.</p>Yılmaz PekmezcanMuhteşem Baran
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122114212710.5281/zenodo.14045166Erzincanlı Faik Osman’ın Şiirlerinde I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2756
<p>Edebiyat, tarih biliminin yardımcı disiplinlerinden biri olarak, geçmişin aydınlatılmasında ve yorumlanmasında kritik bir rol üstlenmektedir. Tarihi olayların aktarımında kullanılan destan, roman ve şiir gibi edebi türler, sadece olayların kronolojik anlatımını sunmakla kalmayıp, aynı zamanda dönemin sosyo-kültürel dinamiklerini de yansıtmaktadır. Yazarların öznel perspektifleri ve duygusal yorumları, bu eserlerin tarihsel gerçeklikten belirli ölçüde sapmasına neden olabilse de, tarihçiler için zengin ve çok boyutlu bir veri kaynağı teşkil etmektedir. Şiir ve roman gibi edebi türlerin içerdiği temalar ve motifler, ilgili dönemin zeitgeist'ını (dönem ruhunu) ve toplumun kolektif psikolojisini anlamamıza imkân tanımaktadır. Bu bağlamda, edebi eserler tarih araştırmalarında birincil kaynak niteliği taşımakta ve geçmişe dair daha derinlikli ve nüanslı bir kavrayış sunmaktadır. Türk edebiyatı ve tarihinin kesişim noktasında yer alan önemli şahsiyetlerden biri de Erzincanlı Faik Osman'dır. Faik Osman, şiirlerinde I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele Dönemi gibi Türk tarihinin dönüm noktalarını teşkil eden olaylara geniş yer vermiştir. Bu çalışmada, Faik Osman'ın şiirlerinde tezahür eden tarihi olayların tahlili ve yorumlanması hedeflenmektedir.</p> <p> </p> <p>Faik Osman'ın edebi üretimi, sadece bireysel bir sanatsal ifade olarak değil, aynı zamanda dönemin toplumsal ve siyasi atmosferinin bir yansıması olarak da değerlendirilmelidir. Şairin I. Dünya Savaşı'na dair şiirlerinde, savaşın yıkıcı etkilerinin yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki toplumsal ve siyasi çalkantılar da gözlemlenebilmektedir. Örneğin, "Çanakkale Destanı" adlı şiirinde Faik Osman, sadece savaşın askeri boyutunu değil, aynı zamanda Türk milletinin varoluşsal mücadelesini de etkileyici bir dille aktarmaktadır. Millî Mücadele Dönemi'ne ilişkin şiirlerinde ise Faik Osman, ulusal bilincin uyanışını ve bağımsızlık arzusunu vurgulayarak, dönemin ruhunu yansıtmaktadır. "İstiklal Marşı'na Nazire" adlı şiiri, sadece edebi bir eser olarak değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin sembolik bir ifadesi olarak da okunabilir. Bu bağlamda, Faik Osman'ın şiirlerinin tarihsel bir lens aracılığıyla incelenmesi, sadece edebi bir analiz değil, aynı zamanda interdisipliner bir yaklaşımı da gerektirir. Şairin kullandığı imgeler, metaforlar ve dilsel tercihler, dönemin sosyo-politik dinamiklerini anlamak için önemli ipuçları sunmaktadır. Örneğin, şiirlerinde sıkça kullanılan vatan, millet ve bayrak gibi semboller, dönemin milliyetçilik anlayışını ve ulusal kimlik inşa sürecini yansıtmaktadır. Erzincanlı Faik Osman'ın şiirlerinin tarihsel bağlamda incelenmesi, edebiyat ve tarih disiplinlerinin verimli bir şekilde kesiştiği bir alan sunmaktadır. Bu çalışma, sadece bir şairin eserlerinin analizi değil, aynı zamanda Türk tarihinin kritik bir döneminin edebi bir perspektiften yeniden değerlendirilmesi olarak da görülebilir. Bu tür interdisipliner yaklaşımlar, tarihsel olayların daha bütüncül ve çok boyutlu bir şekilde anlaşılmasına katkıda bulunmakta ve geleneksel tarih yazımını zenginleştirmektedir.</p>Ahmet UçmazHasan Akçay Selma DemiroğluGülistan ÇetinFırat Danış Erdal Tekin
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122128213710.5281/zenodo.14045189Lojistik Çalışanlarında Örgütsel Kronizm ve Örgütsel Dayanıklılık Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2763
<p>Bu çalışmanın amacı, örgütsel kronizmin örgütsel dayanıklılık üzerindeki etkilerini belirlemektir. Araştırma kapsamında öncelikle ilgili literatür detaylı bir şekilde incelenmiş, örgütsel kronizm ve örgütsel dayanıklılık kavramları ile ilgili mevcut bilgi ve teorik yaklaşımlar ortaya konulmuştur. Literatürde bu iki kavram arasındaki ilişkiler ve etkiler çerçevesinde bir teorik zemin oluşturulmuştur. Araştırmanın ampirik kısmında, Kocaeli ilinde faaliyet gösteren lojistik sektörü firmalarında çalışan katılımcılardan, anket yöntemiyle veri toplanmıştır. Araştırma sonuçları, örgütsel kronizmin örgütsel dayanıklılık üzerinde anlamlı ve olumsuz bir etkisinin olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle, örgütsel kronizmin paternal (babacan) kronizm, karşılıklı çıkara dayalı kronizm ve iç grup yanlılığı boyutlarının örgütsel dayanıklılığın bilişsel, davranışsal ve bağlamsal unsurlarını negatif yönde etkilediği tespit edilmiştir. Sonuç olarak, bu çalışma örgütsel kronizmin örgütlerin dayanıklılık becerilerini zayıflattığı yönünde önemli bulgular sunmakta ve literatürdeki mevcut tartışmalara katkı sağlamaktadır. Örgütlerin, uzun vadeli başarılarını sürdürebilmek için kronizmi en aza indiren, adalet ve liyakate dayalı bir yönetim anlayışını benimsemeleri gerektiği vurgulanmıştır.</p>Seher Sevgi BerkGönül Kaya Özbağ
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122138214810.5281/zenodo.14045214Sosyal Medya Bağlamında Suça Sürüklenen Çocukların İncelenmesi
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/2764
<p>Günümüzde sosyal medya çocukların suça sürüklenmesine neden olan önemli bir risk faktörüdür. Sosyal medyada sıkça karşılaşılan şiddet, cinsellik ve suç ve unsuru taşıyan içeriklere maruz kalan çocuklar, bu tür davranışları normal kabul etme riski taşır. Çocukların sosyolojik, psikolojik ve fiziksel gelişimlerini tamamlamamış olmaları ve sınırsız internet erişimi nedeniyle, sosyal medya platformlarında suçla karşılaşma olasılıkları da yüksektir. Mağdur olarak suçun konusu olabilecekleri gibi suça sürüklenen olarak da konunun aktörü olmaları mümkündür. Bu nedenle, ilkokul çağında sosyal medya okuryazarlığına önem verilmeli ve çocuklara kendilerini koruma becerileri kazandırılmalıdır. Ayrıca siber zorbalık, siber taciz, online cinsel istismar gibi yeni suç türleri yasada baştan düzenlenirken SSÇ’ler açısından da yeniden tanımlanmalıdır. İnternette olumsuz içeriklerle karşılaşan çocukların ruh sağlığının olumsuz etkilenerek suça yönelmeleri günümüzde yaygındır. Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Çocuk Adalet Sisteminin Uygulanması Hakkında Asgari Standart Kuralların 2. Maddesi gereğince, mevcut hukuk sisteminde suça karışan çocukların yetişkinlerden farklı muamele görmesi gerektiğinin altı çizilmiştir. Bu sebeple toplumun temeli olan ailenin en önemli fertleri olan çocukların daha iyi yetiştirilmeleri için aile danışmanlık hizmetlerinin ve sosyal suç önemle kapsamında uygulanacak en iyi faaliyetlerden birisi olan suça eğilimli çocukların eğitim-öğretim faaliyetlerine yönlendirilmesi için kamu-özel kurum ve kuruluşların projeler üretmeleri faydalı olacaktır. Her türlü bilgiye kolay erişim imkânı sunan sosyal medya çocukların suça karışmalarını kolaylaştırabilir. Ancak, sosyal medya aynı zamanda olumlu içeriklerle, bilinçlendirme kampanyalarıyla ve destek ağlarıyla çocukların suça sürüklenmelerini önlemekte de kullanılabilir. Bu bağlamda, çalışmamızda çocukların suça sürüklenmelerini önlemek ve toplumsal hayata uyumlarını sağlamak için alınması gereken güvenlik tedbirlerini inceliyoruz. Aynı zamanda, çocuklara özgü ceza sistemi ve yargılama süreçlerinin önemini vurgulamakla birlikte medyanın aktörlerinin ve sosyal medya yöneticilerinin ve yönetimin ile denetiminden sorumlu olanları çocukların yüksek yararını gözeterek toplumsal sorumluluk üstlenmesi gerektiğini savunuyoruz. Çalışmamız, sadece hukuki bir bakış açısıyla değil, çeşitli disiplinleri kullanarak bu konuyu toplumsal fayda ve çocukların gelecekte riskli gruba dönüşmesini engelleme açısından incelemeyi amaçlamaktadır.</p>Ensar LokmanoğluBaki Yiğit Çakmakkaya Zeynep Altun Fatih Yıldırım
Telif Hakkı (c) 2024 International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR)
https://creativecommons.org/licenses/by/4.0
2024-10-312024-10-31111122149215710.5281/zenodo.14045242