GÖRÜNÜŞ VE GERÇEKLİK PROBKEMİ MERKEZİNDE INCEPTİON FİLMİ ÜZERİNE FELSEFİ BİR YORUM

Özet

Görünüş ve gerçeklik tartışması söz konusu edildiğinde karşılaştığımız en temel problem uyku ile uyanıklık arasındaki temel ayrımdır. Uyku ile uyanıklık arası durumundaki bir insan zihinsel yanılsamaların etkisiyle gerçeklik ile bağını koparmaktadır. Bu esnada “şuuraltı kapısı” açıldığı için yaşadıklarının bir rüya mı yoksa gerçek mi olduğunun ayrımını yapamaz. Dolayısıyla da bu durumda dile gelecek olan rüya görüyor olabilir miyim, bu rüyadan ne zaman uyanacağım, yaşamış olduğumuz hayat bir rüyadan mı ibaret veya gerçek hayat nerede ve oraya nasıl döneceğim gibi sorular kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşanılmış ya da yaşanılası mümkün olan bu sorgulamalar bizlere görünüş ve gerçeklik ayrımını çağrıştırmakta ve bu problemi yeniden gündeme taşıma gereği hissettirmiştir. Günümüz Türkçesine başlangıç olarak çevrilen ve genel teması rüyalar olan Inception isimli film de bu noktada görünüş ve gerçeklik problemini derinden işleyen bir konuya sahip olması nedeniyle ilgi çekmektedir. Bizim de bu çalışmadaki amacımız, epistemolojinin temel problemlerinden biri olan görünüş ve gerçeklik problemini, Inception filminde işlenmiş olan rüya kavramından hareketle, felsefe tarihinde Protagoras, Descartes ve Berkeley gibi filozofların görüşleri eşliğinde tartışmaktır.