ERİL TAHAKKÜMÜN İMGESİ OLARAK EDEBİYATTA KADIN
Abstract views: 96 / PDF downloads: 51
DOI:
https://doi.org/10.26450/jshsr.79Anahtar Kelimeler:
İmge, Kadın, Pierre Bourdieu, Sembolik Şiddet, TahakkümÖzet
Kadın, hemen hemen her dönemde bir yandan ahlak, etik gibi değerlerin içine itilirken, diğer yandan toplumsal cinsiyete dayalı ayrımların ve söylemlerin çokluğuna maruz kalmıştır. Kadının kamusal alana girmesi de, kadın hakları açısından her ne kadar önemli olsa da kadının özel hayatında bir tahakkümün içerisine girmesi veya söz konusu tahakküme itilmesi gözle görülmeyen veya görülmek istenmeyen fakat kadının sınırlarını belirleyen bir mekanizma yaratmıştır. Dolayısıyla kadın üzerinden toplumun şekillendiğini ve şeklini verdikleri bir toplumda mevcut eril tahakkümün altında yaşadıklarını söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu çalışma, Avusturya Edebiyatı’na ait Elfriede Jelinek’in Sevda kadınları (die Liebhaberinnen) adlı eseri ile Türk Edebiyatı’na ait Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak adlı romanında aynı dönemin farklı kimliklere sahip kadınları üzerindeki tahakkümün ve hegemonik imlenimin izlerinin sürülmesini amaçlamaktadır. Söz konusu eserlerin seçilmesinde ise Sevda Kadınları’nın 1975 yılında, Ölmeye Yatmak romanın ise 1973 yılında yayınlanmış olmalarıdır. Öyle ki, bu durum yakın senkronik zamanda fakat farklı mekanda yaşamış oldukları kabul edilen kadınların ve bağ(ım)lı oldukları kültürün Pierre Bourdieu referans alınarak üzerinde tekrar düşünülmesi gereken bir sorunsalın varlığını hatırlatmaktadır.
İndir
Yayınlanmış
Nasıl Atıf Yapılır
Sayı
Bölüm
Lisans
Telif Hakkı (c) 2017 International JOURNAL OF SOCIAL HUMANITIES SCIENCES RESEARCH
Bu çalışma Creative Commons Attribution 4.0 International License ile lisanslanmıştır.